OSO

OSO Mimarlık Tasarım

Corona Virüs Sonrası Ofislere Dönüş

Covid-19 virüsünün etkilerini yaşadığımız bu dönemde, günlük yaşantımız ve alışkanlıklarımız günden güne değişiyor. Corona virüs sonrası ofislere dönüş nasıl olacak? Ancak bu salgının etkilerinin azalacağı ve kaybolacağı günlerde, tekrar eski düzene nasıl geçilecek?   Ofis çalışma alanları bu geçişten nasıl etkilenecek?

ABD’de 2020 yılının başlarında yapılan İşyeri Araştırması’ nda; çalışanlara ev, işyeri, ortak paylaşım ofisi, cafe vb. farklı çalışma alanlarından hangisini tercih ettikleri soruldu. Belirgin bir farkla çalışanların büyük çoğunluğu halen, iyi tasarlanmış ofis ortamlarını tercih etmekteler. Bu sebeple, tekrar işyerlerine geri dönüşün nasıl planlanacağı ve bu geçiş döneminde ne gibi önlemler alınacağı önem kazanıyor. Çalışanların ofis ortamında kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak ve onlara sağlıklı bir ortam oluşturmak için şirketlerin alabileceği bazı önlemler şunlardır:

 

1- Ofis Yoğunluğunu Azaltın:

Günümüzde çalışma alanlarının büyük çoğunluğu, toplu çalışma alanları olan açık ofislerden oluşmaktadır. Bu alanlarda korunması gereken sosyal mesafe olan 4-6 metrenin sağlanması oldukça zor olabilir. Bu sebeple ofise geri dönüş programının etaplar halinde ve kısmi olarak planlanması daha doğrudur. Bir kısım çalışanın evlerinden çalışmalarına devam etmeleri, ofise gelen kişilerin ise 4-6 metre olan sosyal mesafede oturtulması tercih edilmelidir. İlave olarak kişisel çalışma alanlarını tarifleyen ve sınırlandıran geçici seperasyon elemanlarının kullanımı da; yarı kapalı hacimler yaratarak virüsün yayılma hızını azaltacaktır.

2- Ortak Alanları Bireylerin Kullanımına Tahsis Edin:

Toplantı odaları, telefon görüşme alanları veya ortak kullanımdaki sosyal alan koltuk ve masalarını bireysel çalışma alanlarına dönüştürün ve sadece bu kişilerin kullanımına tahsis edin. Bu alanların kullanımı, aynı zamanda açık ofislerin kullanım yoğunluğunun düşürülmesine de yardımcı olacaktır.

3- Sanal Etkileşime Teşvik Edin:

Ofis çalışanlarının gerek ofis içi, gerekse de ofis dışı toplantı ve görüşmelerini video konferans yöntemi ile sanal ortamlarda yapmalarını teşvik edin. Bu doğrultuda gerekli teknolojik donanımın sağlanması, çalışanların bu geçiş döneminde kendilerini daha rahat ve güvende hissetmelerini sağlayacaktır.

4- Hijyen Ekipmanlarını Gözden Geçirin:

Ofis tuvaletlerinde kullanılan musluk, sıvı sabunluk, çöp kutusu, klozet örtüsü gibi dokunarak kullanılan tüm ekipmanların mümkünse tümünün fotosel kontrollü – temassız ekipmanlar ile değiştirilmesi, alınacak hijyen önlemlerinin başında gelmektedir. Bu önlemler sadece ofise dönüş süreci için değil, kalıcı olarak hijyen koşullarının iyileştirilmesine de katkı sağlayacaktır. İlave olarak ofislerdeki kapıların fotosel kontrollü olacak şekilde değiştirilmesi veya kapı kolu, kart okuyucu gibi yoğun temas halindeki yüzeylerin düzenli olarak dezenfekte edilmesi, virüsün tekrar yayılımını azaltacaktır. Ayrıca resepsiyon, lobi, konferans – eğitim salonu gibi ortak kullanım alanlarında, en az %60-95 alkol içeren el dezenfektanlarının bulundurulması tavsiye edilmektedir.

5- Havalandırma ve Filtre Sistemlerini Kontrol Edin:

Özellikle yüksek katlı ofis binalarında doğal havalandırma imkanı bulunmamaktadır. Bu mekanlarda solunan hava, klima santralleri ve havalandırma cihazları aracılığıyla sağlanmaktadır. Bu sebeple kullanılan cihazların filtrelerinin temizlenmesi, ilave antibakteriyel filtre sistemlerinin entegre edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca ortama sağlanan havanın kalitesini ve bakteri – mikrop ölçümlerini yapabilen sistemlerin kurulması oldukça önem arz etmektedir. Bu doğrultuda ofis çalışanlarını bilgilendiren ekranlar aracılığı ile bu bilgi paylaşımının izlenebilir olması, önemli ölçüde hijyenik bir ortam yaratarak, çalışanlardaki güven ve sağlıklı bir ortamda çalışma hissiyatını kuvvetlendirecektir.

6- Yeni Alışkanlıklar ve Düzenlere Açık Olun:

Salgın hastalıktan korunma önlemleri ve evden çalışma düzeninin getirdiği farklı ve yeni alışkanlıklar, ofis ortamında da devam edebilir. İletişim yöntemleri, davranış biçimleri, hatta yemek yeme alışkanlıkları bile eskisi gibi olmayabilir. Dolayısı ile işyerinde yaşanabilecek bu ve benzeri farklı talep ve değişikliklere açık olunmalı; yeni alışkanlık ve davranış biçimleri geliştirilmesine imkan tanınmalıdır.

Corona virüs salgınının etkilerinin halen sürdüğü bu günlerde, önümüzdeki dönemin nasıl şekilleneceğini tahmin etmek oldukça zor. Ancak gelecek dönemin bir çok farklı değişime yol açacağı aşikar. Dolayısı ile bu kriz sona erdiğinde, ofis yaşantımızda da bazı köklü değişikliklerin olması muhtemel. Ancak işyerlerinin halen çalışma alanı olarak yüksek oranda tercih edildiği ve önemini koruduğunu biliyoruz.